Ekoloji Kent, Toplum ve Mimari Sürdürülebilirlik

Ekoköyler

Yazar : Eda Ceylan

Hiçbir aktivitesinin dünyaya zarar vermediği, ihtiyaçlar sonucu oluşan tüketimin üretimden daha az olduğu, oksijenin bol suyun temiz olduğu ve tükenmek gibi bir sorunla karşı karşıya olmadığı bir dünya düşünelim…

Belki bu söylediklerim hayal gibi gelecek ama böyle bir dünya olmasa da böyle yerler var. Adları da EKOKÖY.

EKOKÖY insanı doğayla iç içe yaşatan, bütün ihtiyaçlarını yalnızca doğal yollarla karşılamayı sağlayan bir ekolojik yerleşim yerleridir. İlk olarak 1930’larda İzlanda’da Solheimar eko-köyü kuruldu. Zamanla popülerleşen bu kavram birçok ülkede yayıldı. İnsanların ekoköylere olan ilgisi aslında içinde bulundukları dünyadan biraz olsun uzaklaşma isteğiyle daha da arttı. Çünkü ekoköylerde israftan, teknolojiden, kirlilik ve rekabetten uzak bir yaşam var.

Aslında ekoköyler bildiğimiz bir yaşamın en sade en saf halini sunuyor bizlere. Orada para veya paranın gücü söz konusu değil. Alış verişler takas işlemiyle gerçekleşmekte. Burada ortalama 500ml bir suya 75 kuruş öderken ekoköylerde böyle bir şey söz konusu değil. Yağmur suları köyün su toplama havuzlarında toplanıp doğal filtre yöntemiyle süzülüp insanlara dağıtılıyor. Yaşam alanları kışın sıcak yazın ise serin tutacak doğal malzemelerden inşa ediliyor. Örneğin saman, taş, tuğla, kil gibi.

Ulaşımda bisiklet kullanan ekoköylüler ayrıca geri dönüşümü olmayan hiçbir maddeyi de tüketmezler.

Ya kullanılan madde bitecek ya da arda kalanı geri dönüştürülebilecek. Özellikle bu noktada en basit dönüşüm gıda artıklarından arda kalan kabuk yaprak gibi doğal atıklar. Bu atıklarla kendi gübrelerini üretip, topraklarındaki verimi arttırmaktadırlar.

Türkiye ’deki ekoköyler;

Kırıkkale Hocamköy,

Ankara Güneşköy,

İmece Evi ile Yeryüzü Derneğinin Sakarya’da hayata geçirdiği ekoköy,

Ayrıca Yeniköy’de Fethiye Kargı’da Refikler Çiftliği de bir ekoköy olma yolunda.

http://www.yeryuzudernegi.org/roportajdetay.php?id=9

 

 

 

Yazar hakkında

Eda Ceylan