Akademik Sürdürülebilirlik

Su Kaynakları ve Yönetimine Genel Bir Bakış

Su, dünyamızda bulunan canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için ihtiyaç duydukları en önemli maddelerden biridir. İnsan vücudundaki oranı cinsiyet, yaş, fiziksel özellikler ve günlük fiziksel aktivitelerine göre %50 ila %70 arasında değişim göstermektedir. Dolayısıyla, insan vücudunun önemli bir kısmı sudan oluşmaktadır.

Yeryüzündeki suyun oranına baktığımızda yeryüzünün %70’inin sularla kaplı olduğunu görmekteyiz; ancak buna rağmen, günümüzde dünya üzerinde 2 milyardan daha fazla insan güvenli kaynağına sahip değildir. Güvenli suya erişimi olmayan insanlar büyük oranda Afrika’da yaşarken, Şekil 1’de verilen haritada da görüldüğü gibi dünyanın diğer bölgelerinde de bu durum gözlenmektedir. Güvenli suya erişim zorlukları veya yokluğu nedeniyle her yıl yaklaşık 1,8 milyon kişi bağırsak enfeksiyonlarına bağlı hayatını kaybetmektedir.

resim1-su-kaynaklari-ve-yonetimine-genel-bir-bakis-alpaslan-hoca

Şekil 1. Güvenli suya erişimi olmayan nüfusun dağılımı (URL-1)

Yeryüzünün %70’inin suyla kaplı olmasına rağmen dünyanın birçok yerinde insanlar ihtiyaçlarını karşılamak için neden yeterli miktarda bulamamaktadırlar? Suyun birçok yararlı kullanım amacı vardır bunları; evsel su kullanımı (içme, temizlik, ticari, yangın, cadde temizliği, bahçe sulama), tarımsal su kullanımı (sulama, tuzların yıkanması), hayvancılık, endüstriyel su kullanımı (proses, soğutma, kazan, evsel), rekreasyon amaçlı su kullanımı, su ürünleri yetiştiriciliği ve ekolojik dengeyi koruma amaçlı kullanımlar gibi kategorilere ayırmak mümkündür. Bu yararlı kullanımların birçoğunda tatlı suya ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak, yeryüzündeki mevcut suyun %97,5’i tuzlu su, %2,5’i ise tatlı sudur. Dünyadaki toplam suyun %2,5’ini oluşturan tatlı suyun; %68,9’u buzul veya sürekli kar örtüsü, %29,9’u yeraltı suyu, %0,9’u toprak nemi veya bataklık, %0,3’ü ise gölü ve akarsulardan meydana gelirken sadece %0,3’lük bu kısım yenilenebilir kabul edilmektedir. Dünyadaki toplam suyun ne kadarının insanlar tarafından kullanılabilir olduğunu daha basit bir şekilde örneklemek gerekirse, dünyada bulunan bütün suyun evlerimizde içme suyu olarak kullandığımız kaynak sularının depolandığı 19 L’lik şişeler tarafından temsil edildiğini varsayalım. İnsanlar, 19 L’lik bu şişede bulunan sudan ancak 3 çay kaşığı kadarını kullanabiliyor; geri kalan kısmından ise faydalanamıyor bu da kullanılabilecek su miktarını önemli oranda azaltıyor. İnsanların yeterli suya erişimlerinin olmamasının bir diğer sebebi ise suyun yeryüzünde eşit miktarda dağılmamış olması. Dünyanın bazı bölgelerinde su kaynakları daha fazla iken, diğer bölgelerinde su kaynakları daha azdır. Bir bölgede su kaynağı bulunmasına rağmen teknik ve/veya ekonomik nedenlerden dolayı su kaynakları geliştirilemiyorsa insanların su kaynaklarına erişimi sınırlanmakta ve bu su kaynaklarından faydalanılamadığı için kullanılabilen su miktarına katkıda bulunamamaktadır. Su kaynakları üzerinde baskı yaratmaya başlayan bir diğer unsur ise iklim değişikliğidir. İklim değişikliğine bağlı olarak dünya üzerinde gözlenen kuraklıklar artmakta ve su miktarına bağlı olarak yaşanan sorunların etkisi daha sık gözlenmektedir. Türkiye’nin mevcut su potansiyeli ile ilgili Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün yapmış olduğu hesaplamalarına göre; günümüz teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde ülkemizin yüzeysel su potansiyeli 98 milyar m3, yeraltı suyu potansiyeli ise 14 milyar m3 olarak belirlenmiştir. Buna göre ülkemizin toplam tüketilebilir yerüstü ve yeraltı suyu potansiyeli yılda ortalama 112 milyar m3 olup; bunun 44 milyar m3’ü kullanılmaktadır. Türkiye’de kişi başı yıllık kullanılabilir su miktarı 1519 m3 olarak hesaplanmıştır; buna göre, ülkemiz su azlığı yaşayan ülkeler arasına girmektedir (URL-2).

Şimdiye kadar bahsettiğimiz sorunlar suyun miktar boyutuyla ilgiliydi; ancak su kaynağının kullanılabilirliğini kısıtlayan bir diğer boyut ise su kalitesidir. Su kalitesi; suyun fiziksel, kimyasal, biyolojik ve estetik (görünüş ve koku) özellikleri ile tanımlanmakta ve suyun özelliklerinin doğal ve insan faaliyetleri sonucu değişimini ortaya koymaktadır. Ölçülebilir sayısal değerler ve sözel ifadelerle su kalitesini belirtmek mümkündür. Noktasal kirletici kaynaklar adını verdiğimiz evsel ve endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan atıksuların arıtılmadan su kaynaklarına deşarjı ve yayılı kirletici kaynaklar adını verdiğimiz tarım ve orman alanlarından kaynaklanan kirleticilerin su kaynaklarına taşınımı, yerleşim alanları yağış sularının drenajları, atmosferden taşınma, katı depo ve dökme sahalarından gelen kirleticiler su kalitesinin bozulmasına neden olmakta ve su kaynaklarının kullanımını kısıtlamaktadır. Su kalitesinin bozulmasıyla kirlenmiş sudan kaynaklanan hastalıklar ve/veya ölümler artış gösterirken suyun yararlı kullanım alanları da sınırlanmaktadır. Kirlenmiş su kaynağından, arıtma işlemleri uygulanıp belirlenen yararlı kullanım için gerekli su kalitesi sağlandıktan sonra faydalanılabilmektedir. Bu suyun kullanım maliyetini arttırmaktadır, bazı durumlarda gerekli su kalitesinin sağlanması için uygulanacak arıtmanın maliyeti ekonomik uygulanabilir olmadığından su kaynağının kullanımından vazgeçilmek zorunda kalınmaktadır. Bütünleşik havza yönetimi günümüzde su kaynaklarının, doğal süreçler veya insan faaliyetleri sonucu kirlenmesini önlemek için tüm dünyada kabul gören yaklaşımdır.

Bütünleşik havza yönetimi; su, kara ve ilgili diğer bütün doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimini içeren bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım; bir havza içerisinde bulunan su, kara ve diğer doğal kaynakların bütün paydaşların katılımıyla eşgüdümlü planlanmasını, geliştirilmesini ve kullanımını kapsamaktadır. Havza bazında yapılan bütünleşik yönetim çalışmaları; farklı sektör ve kaynak kullanıcılarının aynı platformda birlikte çalışmalarını, potansiyel tehlike ve olanakların uzun dönemli değerlendirilmelerini ve havzada bir noktada yapılan müdahalenin pozitif ve negatif etkilerinin izlenmesi çabalarını iyileştirir. Bütünleşik havza yönetimi, karmaşık bir havza sistemini; rasyonel, gerçekçi ve ekolojik dengeyi gözeten nitelikli yönetim ve sürdürülebilirliği dikkate alan aracılığıyla yönetmeyi amaçlamaktadır. Havza planlama yinelemeli bir süreçtir, geliştirilen plan uygulanmaya başlanmalı, izleme çalışmaları gerçekleştirilmeli, elde edilen sonuçlar değerlendirilmeli gerekirse plan güncellenerek uygulanmaya başlanmalıdır. Avrupa Birliği (AB) 2000 yılında yayınladığı Su Çerçeve Direktifi ile su kaynaklarının yönetimi için bütünleşik nehir havza yönetimi yaklaşımını araç olarak benimsemiş ve üye her ülke Nehir Havzası Yönetim Planlarını 2015 yılına kadar olan birinci döngü için tamamlamıştır. Bu planlar 6 yılda bir gözden geçirilerek güncellenmektedir. Türkiye, Avrupa Birliği ile başladığı üyelik müzakereleri kapsamında AB çevre müktesebatına uyum için çalışmalara başlamıştır. Bu kapsamda yasal mevzuatın uyumlaştırılmasıyla ilgili çalışmalar gerçekleştirilirken diğer yandan nehir havzası yönetim planlarının hazırlanabilmesi için ülkemizde yer alan 25 havzanın nehir havzası koruma eylem planlamaları tamamlanmıştır. 2015 yılında ise Nehir Havzaları Eylem Planlarının Nehir Havzası Yönetim Planlarına dönüştürülmesi ile ilgili teknik destek projesi başlamıştır. Bu proje kapsamında; Susurluk, Konya, Büyük Menderes ve Meriç-Ergene’de uygulanan nehir havzası koruma eylem planları AB Su Çerçeve Direktifi ile tam uyumlu Nehir Havzası Yönetim Planlarına dönüştürülecek ve yönetim planları Aralık 2017’de sonuçlandırılacaktır. Ülkemizde 25 havzanın bulunduğunu göz önünde bulundurursak bu konuda kat etmemiz gereken yolun daha başında olduğunu söyleyebiliriz.

Başlangıçta söylediğimiz gibi su tüm canlıların yaşamlarını sürdürebilmesi için gerekli en önemli maddelerden biridir ve su kaynakları üzerindeki baskılar her geçen gün artmaktadır. Su ve diğer bütün doğal kaynaklarımızı korumak için gerekli çalışmaları en kısa sürede tamamlayarak ve bu çalışmaların devamlılığını sağlayarak gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabilmemiz dileğiyle herkesin 22 Mart dünya su gününü kutluyorum.

Doç.Dr. Alpaslan Ekdal

İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü

Kaynaklar

URL-1, http://www.worldwater.org/drinkwat.gif (Erişim tarihi: 19 Mart 2016).

URL-2, http://www.dsi.gov.tr/toprak-ve-su-kaynaklari (Erişim tarihi: 19 Mart 2016).

 

Yazar hakkında

Doç. Dr. Alpaslan Ekdal

İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi
Araştırma Alanları:
1.Su Kirliliği ve Kontrolü
2.Su Kalitesi Modelleme
3.Bütünleşik Havza Yönetimi